Articles by "belgesel"
belgesel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İyi bir belgesel izleyicisi olan diziadam yine ses getirmesini beklediğim bir belgesel yapımla yazacaklarımıza başlayalım.I'll Be Gone In The Dark Amerikan Hbo kanalında yayın tarihini bekliyor.Özellikle seri katil belgesellerine meraklıysanız ya da Mindhunter hayranıysanız bu belgeseli kaçırmamanızı tavsiye ederim.Bu seferki seri katil 1970 ve 1980'lerde Kaliforniya'da tam anlamıyla dehşet saçan Golden State katili olarak adlandırılan Joseph James De Angelo.Bir kitap uyarlaması olan belgesel yazar Michelle Mc Namara'nın kaleminden ortaya çıkmış.
I'll Be Gone İn The Dark Konusu
Amerika seri katiller diyarı olarak anarsak yanlış yapmış olmayız.Bu geniş coğrafyada canisinden tut manyağına,seri katilinden tut ölüm emirleri veren tarikat liderlerine kadar her türlü seri katil karakterlerine rastlayabilirsin.Golden State katili de bunlardan biri.1974-1986 yılları arasında Kaliforniya'da adeta terör estiren ve yıllarca yakalanamayan Joseph James De Angelo'nun hikayesini izleyeceğiz.

İ'll Be Gone İn The Dark Yayın Tarihi 
Hbo'da yayınlanacak ve Michelle Mc Namara'nın kitabından uyarlanan belgesel 6 bölüm olarak planlandı.Belgesel 28 Haziran 2020 tarihinde Amerikan Hbo kanalında yayınlanacak.
Golden State Katilini Yakından Tanıyalım
Golden State katili suç dosyası fazlasıyla kabarık.120 soygun,50 tecavüz,12 cinayet.Suç makinesi ufak soygun suçlarıyla başlamış zamanla bir seri katile dönüşmüş.1974 yılındaki ilk olayı Kaliforniya eyaletinin başkenti Sacramento'da gerçekleştirmiş.Son suçunu ise 1986 yılında gerçekleştirdikten sonra sırra kadem basmıştır.Dikkat çeken yanı ise suçlarını üç farklı dönemde işlemiş olması.Uzun dönem batı yakası sakinlerinin korkulu rüyası haline gelen Golden State Katili yüzünden İnsanlar o kadar tedirgin olmuş ki,kilit satışları patlamış.Mesleği suistimal etmekle suçlanmış ve polis memurluğundan atılmış Golden State Katiline basın çeşitli isimler takmıştır.East Area Baptist.Nightwalker,Diamond Not Killer ve Visali Ransacker bunlardan bir kaç tanesi.
Öldürdüğü kadınların yaşları 12-41 arasında değişiyordu.Cinayetlerin ardından kurbanın değerli eşyaları almayı gelenek haline getirmişti.Kurbanların evlerine girdikten sonra el fenerini kurbanların yüzüne tutup uyandırdıktan sonra kadın kurbanın kocasını veya sevgilisini yüz üstü yatağa bağlayıp üzerlerine tabaklar diziyordu.Bu tabakların devrilmesi halinde her ikisini de öldürmekle tehdit ediyordu.İşini bitirdikten sonra ise evde buzdolabında bulabildiği yemeklerden de yemeği ihmal etmiyordu.

Golden State Katili Yakalanma Süreci
1986 yılında son suçunu işledikten,yakalandığı 2016 yılına kadar sessizliğe bürünen bu sapık katil,son döneminde neden suç işlemediği merak konusu olmuş.Yakalanmasına rağmen bu kısım halen aydınlatılmış değil.
Yazar Michelle Mc Namara bu sapık katili takıntı haline getirmiş ve araştırmaları sonucun belgeselle aynı adı taşıyan kitabını yayınlamış.Kitap çok büyük bir ilgi görmüş.En çok satılanlar arasında ilk beşe giren kitap Fbi'ın dikkatini çeker ve dosya üzerine yeniden yoğunlaşılır.En son teknoloji ile Dna araştırılmalarına tabii tutulan deliller sayesinde epey bir yol alınır.Ancak Dna veri tabanından katille ilişkilendirilebilecek somut bir delil bulunamıyordu.
Yıl 2018.GEDmatch o yıllarda genetik bilgilerini girerek İnsanlar'ın uzak akrabalarını bulma hizmeti veren bir site idi.Kullanıcılar girdikleri genetik bilgiler sayesinde uzak akrabalarını bulabiliyorlardı.Katilin uzak akrabası kendi genetik verilerini siteye girmesiyle ilk defa bir ipucu elde edildi.Bu sayede zanlının büyük büyük dedesiyle ilk eşleşme yapılmış oldu.Bunun ardından Fbi tüm aile bireylerini incelemeye aldı.Yaş ve bölge kısıtlamasından sonra araştırma ekibi zanlı sayısını ikiye düşürdü.Bu zanlıların çöplerinden ulaştığı Dna'ların sonucunda artık katilin kimliği kesinleşmişti.Katil Joseph James De Angelo'dur.
Golden State katili evinde kızına ve torununa yemek pişirirken yakalandı ve ilk sözleri gayet soğukkannlıydı."Ocakta yemeğim var"
Vietnam'da savaşmış bu eski polis memuru halen yargılanıyor ve hakkında verilecek kararı bekliyor.


Hayatı,hunharca işlediği cinayetler,öldürdüğü kadınların sayısı,karizması ve mahkemelerdeki tutumu bakımından bir çok kitap,film ve belgesele konu olan yüz yılın en ünlü seri katili Theodore Robert Cowell yani herkesin bildiği adıyla Ted Bundy yeni bir belgesel ile 31 Ocak tarihiyle karşımıza çıkıyor.Amazon Prime kanalında yayına girecek olan bu mini belgesel 5 bölümden oluşuyor.
Bundan önce kendi sesinden kendisini "Bir Seri Katilin İfadeleri Ted Bundy Tapeleri" adlı belgeselde dinleyip izlemiştik.Kendisiyle o dönem röportaj yapan bir gazeteci aynı zamanda bu röportajı banta kayıt altına alıp,yıllar sonra gün yüzüne çıkartarak bir belgesel hazırlanmıştı.Değişik ilgi çekici,her ne kadar röportajda anlatılanlar pek kayda değer olmasa da Netflix'in başarılı belgesel yapımlarından biri diyebiliriz."Bir Seri Katilin İfadeleri Ted Bundy Tapeleri" adlı belgeselin ayrıntıları ve Ted Bundy kimdir sorusunun cevabını BURADAN bulabilirsiniz.
Ted Bundy Failing For A Killer Konusu
Karizmatik ve yakışıklı görüntüsünün altında ileri derecede psikopat ve İnsan'ları manipüle etmede usta olan bu katilin hayatına sevdiği,bağlandığı kadınlar girmiştir.Bunlardan biri sevgilisi Elizabeth Kendall'dır.Bu ilişkiyi yine bir Netflix yapımı olan Zac Efron'un başrolünde olduğu "Extremly Wicked Schockingly Evil" adlı filmde izlemiştik.Bu belgesel ise psikopat seri katilin hayatına farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak.Tam 40 yıl sonra sevgilisi Elizabeth Kendall kızı Molly ile birlikte
kamera karşısına geçecek.Ted Bundy ile yaşadıklarını anlatacak olan Kendall seri katil ile ilgili yeni detaylar verecek mi hep beraber göreceğiz.
Uzun süren uğraşlardan sonra Ted Bundy ile olan ilişkisinden konuşmaya karar veren Elizabet Kendall ilişkisini "Ted Bundy her kadının yapabileceği en kötü seçim" olarak açıklıyor.

Elizabet Kendall'ı Yakından Tanıyalım
Gerçek ismi Elizabet Kloepfer'dir.Kendall soy ismini anılarını yazarken seçmiştir.Kızı Molly'nin biyolojik babası Ted Bundy değildir.Elizabeth Ted Bundy ile tanışmadan önce Molly'nin annesiydi.Evliliği 3 yıl sürmüştür ve boşandıktan sonra Seattle'a taşınır.Orada da Bundy ile tanışır.Bundy Molly'nin biyolojik babası olmasa da uzun süre beraber yaşadılar ve Molly için Bundy hep bir baba figürü olarak kaldı.
Elizabeth Ted Bundy ilk defa bir barda görür."Hiç unutamayacağım bir andı" diyerek tanımlar.Elinde bir şişe bira ile etrafa bakıyordu.Kendall kitabında yanına yaklaşıp "En iyi arkadaşın ölmüş gibi bir havan var" der.Çok çabuk bağlanırlar ve gece Bundy'nin evinde platonik bir gece ile sona erer.
Çalkantılı bir ilişki böylece başlamış olur.
Ted Bundy Failin For A Killer Fragman


İlk Sezonu Sona Eren Rise Of Empires Ottoman Tartışmaları da Beraberinde Getirdi
Geçen sene İstanbul'un fethi ve Fatih Sultan Mehmet ile ilgili Netflix'in bir belgesel dizi yapacağı haberini aldığımızda çok heyecanlandık hatta çok doğru bir tercih olduğunu dillendirmiştik.Zira yabancı film ve dizilerle ilgili dijital platformda epey yol kateden Netflix aynı zamanda belgesel yapımlarla da adından söz ettirmekte.Bu bağlamda tarihin akışını değiştiren,orta çağı sonlandıran ve yeni bir çağ başlatan İstanbul'un fethi hadisesi belgeseli fikri mutlaka yapılmalıydı ve sonunda çekilerek beğenimize sunuldu.
Tabii Muhteşem Yüzyıl tecrübesi yaşayan Türk izleyicisi engin tarih bilgisine sahip edayla dizinin içinde kimi sahnelerin gerçeklikle ilgisi olmadığını iddia eder oldular.Kimi izleyici ise senaryonun daha çok yabancı kaynaklardan faydalanılıp oluşturulduğunu dolayısıyla " Tarih bize okullarda okutulduğu gibi değil" sloganıyla sanki yabancı tarihi kaynakların yüzde yüz doğru olduğunun savunmasını yapar oldular.Aslında bu boş tartışmalar bize tek bir durumu özetliyor ki oda izleyici olarak tarihi belgesel veya filmleri,dizileri yanlış gözle izleyip değerlendirmekte üstümüze yok.
Olaya şuradan bakmakta fayda görüyorum.Netflix ücretli üyeliğe sahip bir dijital  platform.Sonuçta bir ürün elde edip bunu pazarlayıp satıyor ve bundan ciddi gelir elde ediyor.Dolayısıyla ortaya çıkardığı yapımın bir albenisi olması gerekmekte ki izlenebilirliği çoğalsın.Bununda yolu tamamen tarihi olayları birebir yansıtırken senaryoyu süsleyecek sahneleri araya serpiştirmesi gerekliliğidir.Rise Of Empires'da bir belgesel yapıma göre bu savaş sahneleriyle belirli ölçüde yapılmış ve başarılı da olunmuş.İkincisi,olaya saldıran ve savunan tarafından bakarken her iki tarafın kahramanlarını ön plana çıkartarak yaşananları göz önüne sermiş.
Ancak kaynaklardan faydalanma kısmında her iki tarafın yazılanlarını ve çizilenlerini belirli bir süzgeçten geçirerek akla mantığa uygun bir duruma getirmezseniz ağır eleştirilere maruz kalabilirsiniz.Somutlaştıralım...

Rise Of Empires Ottoman Tartışmalı Sahneler
Şundan eminim ki kurmaca ve belgesel karışımı bu yapım yabancı izleyici tarafından beğenilmiştir.Çünkü ortaya çıkartılmak istenen her iki tarafın yaşadığı dram,şehir içerisindeki kaos ve yaşanan acı olaylar,mücadeleler objektif bir bakış açısıyla yansıtılmış.Bu gibi yapımlar bizim hoşlanabileceğimiz bir durum değil.Yüceltilmek,özellikle de söz konusu Osmanlı ve Fatih ise tercih edeceğimiz bir noktadır.Bu konuda objektif bakamıyoruz.Sebepleri ise malum.
Birinci tartışma konusu Dini kavramlar Doğu Roma İmparatorluğu tarafından fazlaca kullanılırken Osmanlı'lar tarafında ise bu konuya neredeyse hiç değinilmemiş.Oysa ki Osmanlı'larda fetihlerdeki ilk motivasyon İslam dinini yaymaktır.Bu konu Hz.Muhammed'in sahih olmayan "İstanbul elbet bir gün fethedilecektir.Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan,onun askeri ne güzel bir askerdir" hadisi bir cümleyle anlatıcı tarafından değinilmiş.Türk izleyicinin en çok rahatsız olduğu nokta bu olmuş.
İkinci nokta Fatih Sultan Mehmet'in çok saygı duyduğu tarikat şeyhi büyük alim olarak nitelendirilen Lalası Mehmet Şemseddin.Yani Akşemseddin.İsmi hiç anılmıyor.Oysa Fatih İstanbul surlarından ilk girdiğinde yanında hocası Akşemseddin vardır ve kendisine Padişah sanılarak çiçekler uzatılır.O da "Padişah ben değilim" der ve Fatih'i gösterir.Fatih ise "Hünkar benim ama o benim hocamdır.Çiçekler ona layıktır der".Bir eksiklik olarak düşünülebilir.
Üçüncü nokta ise yorumlarda hiç rastlamadığım "Sadece ben mi fark ettim" noktasında tereddüde bile düşmeme sebep olabilecek nitelikte.Fatih'in şehzadeyken Çandarlı Halil Paşa marifetiyle başka bir lalasına kırbaçlattırılması.Dizinin yönetmeni Emre Şahin bir röportajında çok uzun süren araştırmalar yapıldı,konunun tüm uzmanlarına danışıldı görüşüne saygı duymakla beraber,hangi kaynakta yazılırsa yazılsın asla mümkün olamayacak bir sahne olduğunu düşünüyorum.İşin kurmaca tarafına varım hatta Fatih'le Çandarlı Halil Paşa arasındaki çekişmenin başlangıcı Fatih'in çocukluğuna kadar varır izlenimi vermek adına koyulmuş bir sahne olduğunu düşünsem bile,mantığımın ret edeceği bir sahne.
Zira Fatih'in çocukken ne kadar söz dinlemez,haşarı ve lalalarını illallah dedirtecek kadar  yaramaz bir çocukluk geçirdiği bilinir.Etrafına emirler yağdıran,saray ahalisini ve lalarını bezdirmesi ise cabasıdır.Babası 2.Murat en son çareyi dönemin alimlerinden ve sonrasında Fatih'in lalası olan Molla Güranide bulur.Molla Gürani dönemin din adamı,müderrisi ve Osmanlı Devletinin 4.Şeyhülislamıdır.
2.Murat bu haşarı çocuğu Molla Gürani'ye teslim ederken "Al eti de senin kemiği de senin.Var bildiğin gibi işle.Bundan böyle senin çocuğundur"demiştir.Fatih Sultan Mehmet'i tek azarlayan,onu görmezden gelen kendisidir.Fatih ise zamanla bu duruma alışmış ve sayesinde çok iyi bir eğitim almıştır.Bir şehzadeyi kırbaçlamak en az kazığa oturtulma sebebidir.

Rise Of Empires Ottoman Son Olarak
Genel olarak başarılı bir belgesel mini dizi.Türk oyuncular rollerin hakkını vermişler.Dizinin dili noktasında oyuncuların İngilizce aksanı beğenilmemiş olsa da bu üstünde durulacak bir nokta değil.
Dizinin 2.sezonu son sahnedeki son replikden gelecek havası veriyor.Devamı olursa elbette izlenir.Netflix'in başarılı belgesel dizi yapımlarından diyebiliriz.Emeği geçen herkese teşekkürler.
    

Belgesel Film İzlemek İsteyenler İçin 8 Harika Belgesel
Belgesel izleyicisinin haberdar olmadığı,en iyiler listesinde yer verilmeyen belgesel yapımlar vardır.Çok fazla konuşulmayan ama çok az kişinin denk gelip izlediği ve  hayran kaldığı belgeseller mevcuttur.İşte hazırladığım bu liste muhtemelen duymadığınız belgesellerden oluşmuştur.
UNREST 2017
Yönetmen:Jennifer Brea
İmdb:7,7

Dürüst olmak gerekirse bu belgeseli izleyene kadar kronik yorgunluk sendromu diye bir şey duymamıştım.Yani Myalgik Ensefalomyelit Syndrome.Jennifer Brea bu hastalıktan muzdariptir.Jennifer boğaz,kas ve eklem ağrısı,bulantı ve konsantrasyon kaybı yaşatan bu hastalıkla mücadele ederken neler yaşadığına tanıklık edeceksiniz.Sizleri koltuklarınıza  yapıştıracak harika bir belgesel yapım.Sadece Jennifer değil bu hastalıktan muzdarip başka insan'ların acı dolu hikayeleriyle karşılaşacaksınız.
THE BARKLEY MARATHONS 2014
Yönetmen:Anika Iltis,Timoty James Kane
İmdb:7,8
Tenneesse dağlarının eteklerinde yılda bir düzenlenen koşu.Hiç bir koşuya benzemiyor.Yarışmacının yarışı bitirmemesi üzerine kurgulanan bir marathon koşu.Belgeseli izlediğinizde ben aslında koşmuyormuşum dedirten türden.Koşuya sadece mektupla başvurabiliyorsunuz.Son 30 yılda katılan 1000 kişiden sadece 30'u bu yarışı bitirmiş.20 dakikalık enfes bir belgesel yapım.
SEARCHİN FOR SUGAR MAN 2012
Yönetmen:Malik Bendjellooul
İmdb:8,2

Düşünsenize iyi gitar çalıyorsunuz iyi de bir sesiniz var.Şarkılarınızı kendiniz yazıyorsunuz.Hayaliniz albüm çıkarmak ve ünlü olmak.Ama ilk denemede başarısız olup vazgeçiyorsunuz.Hayat işte satmayan albümleriniz sizden çok uzak diyarda ortalığı kasıp kavuruyor Bundan habersiz yıllar geçiyor.Taa ki kim bu Şeker adam diye merak eden biri çıkana kadar.
THE GREEN PRİNCE 2014
Yönetmen:Nadav Schirman
İmdb:7,2

Kod adı yeşil prens belgeseli özellikle casuslukla ilgili yapımlara ilgi duyan izleyicilerin beğeneceği bir belgesel.İsrail gizli servisi "MOSSAD 'ın" bir hamas militanını nasıl bir İsrail ajanına dönüştürdüğünün hikayesi.Üstelik bu kişi Hamasın önde gelen bir yöneticisinin oğlu ve davasına gönülden bağlı bir kişilik.Gerçek bir hayat hikayesi bu belgeseli nefeslerinizi tutarak izleyeceksiniz.Musab Hasan Yusufun ayrıntılı hikayesini buradan bulabilirsiniz.
OMO CHİLD 2015
Yönetmen:John Rowe
İmdb:8,7

Bu belgesel Afrika'da bir kabilenin kara büyüye maruz kalmamak adına çocuklarını öldürme geleneğine sahip "KARA" halkının hikayesini bizlere aktarıyor.Yapımdaki en önemli nokta ise bu çağdışı geleneğe son vermek adına mücadele eden bir babanın inanılmaz mücadelesini gözler önüne seriyor olması.Uzun süre hafızanızdan silinmeyecek bir belgesel.Şok edici,dram yüklü bir belgesel.
NAPOLEON HİLL'S MASTER KEY  1954
Yönetmen:Napoleon Hill
İmdb:5.2

Napoleon hill's master key şu ana kadr izlediğim en eski belgesel diyebilirim.Çok güçlü bir anlatıma sahip belgesel başarıya ulaşmak için yapmanız gerekenleri ortaya koyuyor.Belgesel kariyerinizi geliştirmek ve atacağınız adımlarla ilgili ipuçları veriyor.Başarıya ulaşmak için bir motivasyon kaynağı arıyorsanız kaçırmayın.
THE MASK YOU LİVE IN 2015
Yönetman:Jennifer Siebel Newsom
İmdb:7,6

Bu belgesel ebeveynlerin ve toplumdaki erkeklerin çocukları yetiştirme biçimine uzun ve sert bir bakış atıyor.Çocuklarımız nasıl büyüyor,nasıl yetiştiriliyor.Video oyunlarının çocuklarımızı nasıl  etkilediğini,tecavüze maruz kalmaları ve silah kültürüne kadar her şey irdelenmiş.çocuklarımız nasıl büyüyorlar?Oğlunuzu yetiştirme biçiminizi sorgulayacaksınız.
DİRTY PİCTURES 2010
Yönetmen:Etienne Sauret
İmdb:7,1

Ecstasy ve diğer uyuşturucu haplarını kimin ve nasıl icat edildiklerini merak ediyormusunuz.O zaman bu belgeseli kaçırmamalısınız.Belgesel bilim insanlarını dahi ya da çılgın dahi arasındaki ince çizgide olduğunu düşüneceksiniz.Dirt pictures çok az şey bildiğimiz ilaç dünyasına benzersiz bir bakış sunuyor.


Scientology Ve Belgesel Meraklıları İçin Tavsiye Niteliğindeki Yapımlar
Scientology tarikatı ile ilgili hazırladığım bu listede içinde Holywood oyuncularının da olduğu insanı şoke eden belgeseller mevcut.Scientolgy tarikatı ABD'li bilim kurgu yazarı Ron Hubbard tarafından önceleri kişisel gelişim olarak hazırlanan,felsefi bir akım olan bu tarikat daha sonra bir İnanç akımına dönüşmüştür.Sonrasında ise kiliseler kurarak bu İnancı yayma faaliyetine girilmiştir.Sembolleri ise Hristiyanlıktan ayrı tutulmak adına sekiz kollu haç olarak belirlemişlerdir.Bu tarikatın özünde Hinduizm,Budizm,Hristiyanlık ve Yahudilik vardır..Bunu yapmakta ki amaç ise dinleri bir araya getirerek ayrımcılığı ortadan kaldırmak.Dünya çapında on milyon müridi olan bu tarikatın inancına göre,175 milyon yıl önce var olan "Xenu" isimli bir konfederasyon lideri bulunmaktaydı.Bu lider kendinden olmayanları Hawai'deki bir mağaraya hapsetmişti.Günümüzde yaşayan İnsan'ların çektiği acılar o İnsan'ların ruhlarıdır.Yani geçmişteki İnsan'lar o kadar büyük acılar çekmişler ki,bu şimdiki İnsan'ların ruhuna yansımıştır.Bir nevi tek bedende 2 ruh.Tom Cruise,John Travolta,İsaac Hayes bu dine inanan bazı Holywood ünlülerindendir.
Going Clear:Scientolgy And The Prison Of Belief (İtiraf Etmek:Scientology Ve İnanç 
Hapishanesi)

Türü:Belgesel
Yapım Yılı:2015
Yönetmen:Alex Gibney
İmdb:7.4
Lawrence Wright'ın aynı adlı kitabından uyarlanan bir belgesel.Eğer Scientology ile ilgili sizi bilgilendirecek ve şoke edecek,gerçek anlamda derinlemesine bir belgesel istiyorsanız tam size göre diyebilirim.Üç Emmy ödülü sahibi.Belgesel Din ve kült tartışmaları dahil Scientology'nin gelişimi hakkında önemli bilgiler veriyor.
My Scientlogy Movie

Türü:Belgesel
Yapım Yılı:2015
Yönetmen:John Dover
İmdb:6,7
Louis Theroux adlı belgesel yapımcısı kötü şöhretli tarikat kilisesinin perde arkasını anlatıyor.Ancak işe başlarken çok daha fazla materyal elde edeceğini düşünmüşken hayal kırıklığına uğruyor.Scientology tarikatı sizden hoşlanmazsa ne olur sorusuna cevap niteliğinde bir belgesel.
Ayrıca eski tarikat üyesi Maryt Rahtbun'un içerden verdiği gizli bilgiler,belgeseli daha keyifli hale getiriyor.
Scientolgy:The Ex Files


Türü:Belgesel
Yapım Yılı:2010
Yönetmen:Quentin McDermott
İmdb:8.3
Bu belgesel özellikle tarikatın Avustralya kolu ile ilgili bilgiler içeren özelliğiyle ön plana çıkıyor.Belgeseli izlerken bu tarikatın bir Holywood ürünü olmadığını anlayacaksınız.Bu tarikatın aileleri olumsuz yönden nasıl etkilediğini,olayın trajik yanlarına da şahit olacaksınız.
Scientologists At War

Türü:Belgesel
Yapım Yılı:2013
Yönetmen:Joseph Martin
İmdb:7.4
Scientology Tarikatının 2.adamı Marty Rathbun uzun bir süre  tarikatın eski üyelerine karşı rahatsız edici davranışlar içerisine girdiği konusunda itham edilmişti.Bu belgeselde tarikattan ayrılmanın ne kadar zor olduğunu,ayrılınması halinde başınıza neler gelebileceğini eski üst rütbeli bir tarikat üyesinin ağzından anlatılıyor.

Etiketler:scientology,belgesel,marty rathbun,ron hubbard,xenu,tom cruise,tarikat,yabancı belgesel

Netflix Film Ve Dizilerden Sonra Ses Getiren Belgesellere İmza Attı
.Birbirinden farklı,ilginç konulara sahip, film ve dizi tadında Netflix belgeselleri bilgilendirici yapımlarla hayatımıza girmeyi başardı.Aşağıdaki belgeseller size önerdiğim Netflix belgeselleridir.Dünya genelinde çok fazla ilgi gören bu yapımları bir liste halinde toparlanmayı hak ediyor.İşte size Netflix belgeselleri listesi.
Nazi Almanya'sına özel bir merakımdan dolayı listeye Hitler's Circle Of Evil'den başlamak istiyorum.
HİTLERS CİRCLE OF EVİL
"Bu Hitler yandaşlarının yani kıskançlığın,güç mücadelelerinin ve bir canavar yaratan Nazi Almanya'sının en acımasız zulümlerini tetikleyen yaltakçı dalkavukların hikayesi."
Her bölümün başlangıcında bu cümleyle başlayan dizi 10 bölümden oluşuyor.Her bölümü ortalama 50-55 dakika olan dizi,diğer Nazi belgesellerinden farklı olarak Adolf Hitler'in iktidara geliş süreciyle beraber yola çıktığı beyin takımının koltuk hırsı ve iktidar için neleri yapabileceklerini gözler önüne seriyor.Dizinin ayrıntılı incelemesini buradan bulabilirsiniz.
CHEF'S TABLE
Gastronomiye tutkun izleyicilerin mutlaka izlemesi gereken bir yapım.Çekimlerindeki kalite ve kurgusuyla dikkat çeken dizi her bölümde Dünya'ca ünlü bir şefi konuk ediyor.Ünlü şeflerin mutfaktaki hünerleri haricinde yaşamlarına ve bireysel hayatlarına yolculuk yapan belgesel,şeflerin işlerine olan tutkusunu gözler önüne seriyor.5 sezondan oluşan belgeselde 4.sezonu pastacılığa ayrılmış.Ayrıca tamamen Fransız mutfağından oluşan Chef's Table France adlı 4 bölümden oluşan mini bir belgeseli de mevcut
MORGAN FREEMAN İLE İNANCIN HİKAYESİ
Morgan Freeman'ın anlatımını üstlendiği belgesel her bölümünde farklı mistik ya da gerçek hayat hikayelerine inanç,yaratılış,kötülük gibi konular üzerinden derin bir yolculuk yapmamızı sağlıyor.Belgeselin en büyük özelliği ise Morgan Freeman'la beraber kendimizi hikayeye kaptırarak bol bol düşünmemizi sağlaması.Bir National Geographic belgeseli olan yapım 2 sezon ve 9 bölümden oluşuyor.Kendimizi bazen bir Romen yetiştirme yurdunda bazen Mısır'da bazende bir mahkumla konuşurken buluyoruz.
WİLD COUNTRY
Bir biyografi-belgesel yapımıyla karşı karşıyayız.Amerikan yapımı bir belgesel.6 bölümlük Bhagwan,Sheela ve Shanyashinlerin ibret dolu hikayesi.Kitapları halen binlerce satan müritleri olan Osho'nun yükselişi ve çöküşü.Mevzuu 1960'ların sonunda başlar.Kendine ait bir meditasyon tekniği olan Bhagwan kısa zamanda mürit sayısını o kadar yükseltir ki,kabına sığmaz olur.Ünü Hindistan'ı aşar ve kendini Amerika'da kendine ait büyük bir çiftlikte bulur.Yanında Sheela isimli bir kadınla beraber,kendi düzeni,kendi kuralları hatta kendi kanunları olan bir Dünya yaratırlar.Müritleri için adeta yeni bir Din yaratmıştır.Sonu hüsranla biten bir inanç sömürüsünün gerçek hikayesi.
WİLD WİLD COUNTRY ayrıntılı yazımı buradan bulabilirsiniz.
EVİL GENİUS
Kriminal dizilere taş çıkartacak bir belgesel var sırada.4 bölüm her bölümü 50-55 dakika sürüyor.Söz konusu olan bir pizzacı.Boynunda bir bombayla banka soyan bir pizzacı,polis onu köşeye sıkıştırdığında,boynundaki bombanın zaman ayarlı olduğunu ve elindeki görev kağıdında yazan görevleri tamamlayıp düzeneğin anahtarına ulaşması gerektiğini söyler.Polis sıra dışı bir olayla karşı karşıyadır.Bir müddet sonra polis azmettirici şüpheliye ulaşır.MARJORİE.Kötülüğün dehası.
EVİL GENİUS ayrıntılı değerlendirme ve konusu yazıma buradan erişebilirsiniz.
DÜNYA'NIN EN ZORLU HAPİSHANELERİ
Farklı bir belgesel yapımla beraberiz.Üstüne bir çok film,dizi mevcut.Hatta en iyi Kadın hapishane dizileri listeme buradan ulaşabilirsiniz.Dünya'ca ün salmış korkunun,acımasızlığın hüküm sürdüğü hapishaneler.İki araştırmacı gazeteci.Paul Connelly ve Raphael Rowe (kendisi de 13 yıl hapis yatmış)
Mahkumlarla iletişim kurup onlarla 1 hafta aynı şartlarda yaşıyorlar.2 sezonu geride kalan dizinin 3.sezonu yolda.
AFFLİCTED (ESRARENGİZ HASTALIKLAR)
Emmy ödülü sahibi İntervention isimli dizinin yapımcılarının mutfağında olduğu belgesel.1 sezon ve 7 bölümden oluşuyor.Adından da anlaşılacağı gibi esrarengiz hastalıklarla boğuşan insanlar üzerinde yapılan araştırma ve tedavileri konu almış.Acaba bu hastalıklar gerçek mi? Yoksa zihinlerinin bir oyunu mu?
DİRTY MONEY
Belgesel'de temel konu para ama kirli para.Para'nın bize yaptırdıkları ve neler yaptırabileceğini gözler önüne seriyor.Bunun yanında büyük çaplı dolandırıcıların hikayesi.İş Dünya'sında gözünü para bürümüş İnsan'lar ve büyük şirketlerin av ve avcı durumları reel algınızı değiştirebilir.
CAPTİVE (TUTSAK)
Benim en beğendiğim belgesellerden bir tanesi.8 bölümden oluşan belgesel 2016 yapımı.Her bölümde Dünya'nın çeşitli yerlerinde teröristlerin,suçluların,korsanların İnsan kaçırma ve tutsak etme hikayelerini izleyeceksiniz.Spoilersiz bölüm bölüm inceleme yazımı buradan bulabilirsiniz.
I AM KİLLER
Şansızlıkla mı açıklarsınız,kader olarak mı değerlendirirsiniz yoksa çocukluğunda yaşadığı travmanın etkisimidir dersiniz bilemem.Sonuçta cinayet işleyen mahkumlar ve uzmanlarla birebir yapılan röportajları ibretle ve hayretle dinliyorsunuz.Nasıl cinayet işlediler? Katil psikolojisi nasıl işler?
10 bölümden ve tek sezondan oluşan akıcı bir yapım.
THE STORY OF DİANA
Galler prensesi Diana'nın kısa hayatına sığdırdıkları.Küçüklüğünde yaşadığı ailevi problemler.Prens Charles'la tanışması ve nasıl evlendikleri? Ardında evliliklerinin çökmesi sorularına cevap veren bir biyografi-belgesel.Gözü doymak bilmeyen basına karşı direnen Prenses Diana'nın trajik sonla biten hayat hikayesi.

History Channel kanalında 2015 yılında ilk sezonuyla yayına giren belgesel mini dizi özellikle gerçek hikayesiyle izleyenleri kendine çekmeyi başarmıştı.2 sezonu 2017 yılında yayınlanan dizinin 3.sezonu merakla bekleniyor.Şu ana kadar 3.sezonuyla ilgili maalesef herhangi bir açıklama yok.Başrollerinde Damon Runyan,Melanie Scrofano ve Ari Cohen'in olduğu suç,macera,biyografi ve gerilim dizisinin yönetmen koltuğunda ise Neil Rawles oturuyor.Yapımcılığını Peter Schneider'ın yaptığı,senaryosunun da Noel.S.Barker'ın yazdığı dizi belgesel hayranları için biçilmiş kaftan diye düşünüyorum.
GANGLAND UNDERCOVER KONUSU
Gerçek bir olaydan yola çıkılarak hazırlanan dizi de,uyuşturu ticareti yaparken tutuklanan Charles Franko'nun önüne iki seçenek sunulur.Birincisi 20 yıl cezaevinde yatmayı kabul edecek,2.FBI tarafından yürütülen bir soruşturma için yarı zamanlı çalışmak.Görevi azılı bir motorsiklet çetesinin içine sızmak,kendini kabul ettirmek,suça ait deliller toplamak.Motorsiklet bile kullanmayı bilmeyen Charles bunu başarabilecekmi?Açığa çıkmadan delil toplamayı başarabilecek mi?
GANGLAND UNDERCOVER DEĞERLENDİRME
Belgesel bir mini dizi tadında sürükleyici,gerilimi bol,macera ve aksiyon dolu bir dizi.Çok tehlikeli bir işe kalkışan,yalanlar üretmedeki başarısıyla beraber tehlikeleri bertaraaf etmede doğal bir yeteneğe sahip Charles Franco'yu izliyoruz.Kendi sert kuralları olan,adam öldürmekten çekinmeyen Vagos adlı bu motorsiklet çetesinin özellikle mubirlere karşı özel bir kini mevcut.Dizinin en çarpıcı sahneleri çetenin muhbir Charles Franco'nun açıklarını buldukları anlarda kendisini sorguya çekme sahneleri.Aksiyon saneleri biraz üstün körü çekilmiş olsa da tatmin edici.Oyunculuklar ise gayet başarılı.2.sezonu birinciye oranla çok daha kaliteli.

Netflix'in 2.Türk Yapımı Dizisi Ottoman Rising
Netflix dijital platformunu daha çok film ve dizi yapımlarıyla tanıyoruz.Ancak bunun dışında çok başarılı belgesel mini dizilerle de hayatımıza girdi.Bunlardan bazıları Circle Of Evil,İnnocent Human,Manhunt Unabomber ilk aklıma gelenler.Netflix belgesel mini dizilerinin başarısından memnun olacak ki yeni bir yapımın startını duyurdu.Bizi de çok yakından ilgilendiren bu belgesel mini dizinin konusu Fatih Sultan Mehmet'in hayatı.
Netflix'in 2.Türk Yapımı Dizisi Rise Of Empires
Dizinin ilk ayrıntıları geçtiğimiz günlerde belli olmaya başladı.Hemen isminden başlayalım.Rise Of Empires.Netflix'in proje ortaklarından biri olan ve Karga Seven Pictures'ın kurucu ortağı Emre Şahin vermiş olduğu  röportajında dizinin senaryosunu ortaklarından Kelly Mc Pherson ve Elizabeth Lake tarafından kaleme alınacağını duyurdu.İddialı bir hikaye üzerine kurguyla birlikte dizinin dilinin de İngilizce olacağını duyurdu.

Tüm bu gelişmelerin ardından bir süredir herhangi bir projede yer almayan Tuba Büyüküstün kadroya dahil edildiği haberi geldi.Tuba Büyüküstün projede Fatih Sultan Mehmet'in annesi "Mara Hatun"rolünü üstleneceği bilgisi kesinleşti.Burada en büyük soru Fatih'i kimin oynayacağı.Bu konuda belirsizlik halen devam ediyor.

Dizinin yayın tarihi 23 Ocak 2020 olarak açıklandı. Ayrıca dizinin dilinin İngilizce olacağından dolayı bir çok ülkede yayınlanacağı tahmin edilebilir.Netflix bana göre belgesel mini dizi konusu olarak seçebileceği en ihtişamlı,doğru ve isabetli hikayeyi seçmiş.Başarılı olacağı ve ses getireceği kesin olarak görüyorum.

Bombacı Theodore
Bugün Theodore Kaczynski'nin gerçek hikayesiyle beraberiz.Belgesel tadındaki dizi 2017 yılında Discovery Channel kanalında yayınlandı.Programın yaratıcı koltuğunda Andrew Sodroski,Jim Clemente ve Tony Gittelson oturuyor.Yazarı ise Nick Towne.Başrollerinde Sam Worthington,Paul Bettany ve Lynn Collins olan dizi 8 bölümden oluşuyor.Her bölümü ise 50-55 dakika sürüyor.Film belgesel mini dizi örneği diyebiliriz.

MANHUNT UNABOMBER DİZİ KONUSU
Eğitimli ve matematik konusunda yetenekli Ted Kaczynki yaşamına parlak bir kariyer eklemek yerine 1975-1995 yılları arasında Amerikan hava yolu şirketlerine ve üniversitelere bombalı eylemler yapma yolunu seçer.Kendi imal ettiği ve posta yoluyla gönderdiği bombalar 3 kişinin ölümüne ve 23 kişinin yaralanmasına yol açar.FBI'ın elinde bomba parçalarından başka hiç bir delil yoktur.Eylemleri yapan kişi ile ilgili hiç bir ip ucu bulamazlar.Terörist tam bir hayalettir.Bir gün Ted Kaczynki Amerika'nın önde gelen yazılı basınına mektuplar gönderir.Mektubun içeriğine bakıldığında bombacının bir talebi olduğunu görürler.Bombacının talebi çok nettir.Kendisine ait olan "Sanayi toplumu ve geleceği" adlı manifestosunun yayınlanmasını ister.Aksi takdirde bombalama eylemlerinin devam edeceğini söyler.Manifestonun içeriğine,diline,kullanılan cümlelerden yola çıkan FBI,eylemciyle ile ilgili bir profil çıkarmaya çalışır ve genç yetenekli profil uzmanı Jim Fitzgerald sayesinde epey yol alır.

MANHUNT UNABOMBER MANİFESTO
Sanayi devriminden hemen sonra gelişen teknolojinin insan hayatını kolaylaştırdığına inanır mısınız?Peki modern insanın teknolojik gelişmeler ve sanayi devrimi tarafından tutsak edildiğine inanıyor musunuz?Eğer cevabınız evet ise Ted Kaczynski ile aynı görüşe sahipsiniz.Biraz daha açalım.
İnsanlar gelişen teknolojiyle beraber makineleşme,insan gücünün önemini yitirmesini sağlayacak ve adeta evcil hayvanlar konumuna gerileyecek.Bu ise insanda ekonomik,sosyal,psikolojik sorunlar ortaya çıkmasını sağlayacak.Sistem insanlık için doğa için tam bir felaketle sonuçlanacaktır.Eğer endüstriyel sisteme karşı devrim gerçekleşmezse bu sistem büyüyecektir ve çökmesi halinde sonuçları çok ağır olacaktır.Bu sebeple en kısa zamanda çökmesinde fayda vardır.Manifesto uzun kısaca böyle özetleyebiliriz.Ted Kaczynski 167 IQ'ya sahiptir ve çok başarılı bir öğrenim süresi olmuştur.Unabomber lakabı üniversitelere ve hava yolu şirketlerine bombalama eylemlerinde bulunduğu için bu kurum ve kuruluşların ilk hecelerinden oluşan un ve a kelimelerin birleşiminden oluşturulmuştur.1996 yılında takipçileri tarafından seçimlerde Unabomber of  President adlı siyasi bir kampanya bile başlatılmış.Bir yanı ölüm ve yaralanmalara sebep olmuş bir terörist öteki yanı üstün zeka ve toplumsal sorunlara dikkat çekmiş bu sayede taraftar toplamış bir düşünür.
Son not halen hayatta ve şartlı tahliye şansı olamadan 8 kez müebbet hapisle cezalandırılmış.




SEARCHİNG SUGAR MAN
Yapım yılı:2012
Türü: Otobiografi/Belgesel
Yapımcı Ülke: U.S.A
İMDB: 8,5

Oscar ödüllü bir belgesel desem?Hayatın size neler getirebileceğini asla tahmin edemezsiniz desem?Kader mi desem?Yoksa talih kuşu mu?desem.Bence izledikten sonra siz karar verin.Öyle bir otobiyografi-belgesel ki  heyecanlı bir macera filmini aratmıyor.Bir insanın amacına ulaşacağı noktada yaşadığı hayal kırıklığından,bir anda kendinin aslında zirvede bir yerlerde olduğunu öğrenmesi.Sugar Man yani Diaz Rodriguez'in bihaber olduğu şöhreti...

DETROİT BARLARI
Detroit'in salaş barlarında sırf gizem yaratmak adına sahnede arkası dönük olarak kendi bestelediği şarkıları söyleyen Diaz Rodriguez izleyicinin merakını cezbetmeyi başarmıştı.Herkes bu iddialı sesin kimliğini merak ediyordu.Müzik yapımcılarının bir kez dinlemesiyle beraber kendisiyle bir plak anlaşması yapılır.Bu sesin tutmama gibi bir şansı yoktur.
HAYALKIRIKLIĞI VE VAZGEÇİLEN MÜZİK KARİYERİ
Anlaşma yapılıp kayıtlarda tamamlandıktan sonra albümler piyasaya sürülür.Arka arkaya iki albüm satışa sunulur fakat her ikisi de az değil hiç satmaz..Rodriguez ve yapımcılar tam bir hayal kırıklığı yaşarlar.Müzik kariyeri başlamadan bitmiştir.

HER ŞEY YENİDEN Mİ BAŞLIYOR
Gerçekliği tam olarak doğrulanmasa da G.Afrika 'ya sevgilisini ziyarete giden bir kadın yanında Diaz Rodriguez'in plaklarından birini götürür.Sevgilisi ve onun arkadaşları şarkıları çok beğenirler ve sanatçının diğer albümlerini satın almak isterler fakat bulamazlar.Bu saatten sonra bu tek plağı çılgınca kopyalamaya başlarlar.G.Afrika'da albümün sayısı o kadar artar ve dinlenir ki artık insanlar Amerika'lı olduğunu bildikleri sanatçının Amerika'da nasıl olur da ünlü olmaz diye merak etmeye başlarlar.

G.AFRİKA SİYASİ REJİM VE YASAKLAR
G.Afrika'da albüm ününe ün katarken siyasi rejim günden güne halk üzerindeki baskıyı artırıyordu.Televizyonun bile yasak olduğu bu dönemlerde Rodriguez'in şarkıları halk üzerinde bir isyan fitili ateşler.Kimse onun hakkında bir şey bilmez fakat şarkıları ve şarkı sözleri onu artık bir efsane haline getirir.Hani derler ya "Her devrim kendi şarkısına ihtiyaç duyar" diye.

KULAKTAN KULAĞA YAYILAN SÖYLENTİ
Bir söylentiye göre Diaz Rodriguez albümlerinin satmamasından sonra sahnede kafasına sıkarak intihar ettiğidir.Yine bir başka söylentiye göre konserde yuhalanmış ve intihar etmiştir.Tüm bu söylentilerin ve sanatçı ile ilgili gizemi gün yüzüne çıkarmak isteyen bir müzik yapımcısı sanatçının cd'sini bastırarak cd'nin üzerine "Rodriguez adlı gizemli bu adamı araştıracak bir dedektif yok mu?"diye yazar."rodriguez nasıl öldü"araştırmasını yapan bir başka araştırmacı ise kolları sıvar ve yaşayıp yaşamadığını bile bilmediği bu sanatçının peşine düşer.
En önemli şarkısını aşağıya bırakıyorum...
Keyifli seyirler...