Kasım 2019
Rampensau adlı yeni Alman Yapımı Dizisini Yakından Tanıyalım
Alman Vox Kanalında ilk 3 bölümü geride kalan komedi,dram ve kriminal türündeki dizi Rampensau Almanya'da hatırı sayılır bir izleyici kitlesine adım adım ulaşmak üzere.Başrollerinde Jasna Fritzi Bauer,Laura Louisa Garde ve Daniel Zillmann'ın oynadığı dizinin yönetmenleri ise Arne Nolting ve Jan Martin Scharf.Dizi "Metumtemet" adlı bir İsrail dizisinin Alman versiyonu diyebiliriz.
Çoğumuz Rampensau ne anlama geliyor diye merak edebiliriz.Rampensau'un iki anlamı vardır.Birincisi tutkulu bir sahne sanatçısı.İkincisi ise her konuda ön planda olmak isteyen,çevresindeki İnsan'ları bertaraf edip bir nevi başrol oyuncusu olmak.Zaten bu tanımlar tam da Jasna Fritzi Bauer'in oynadığı Shiri karakterini yansıtmaktadır.Ancak küçük bir sorun vardır.Kendisi 30 yaşında olmasına rağmen 16 yaşında göstermektedir.Bu sebepten dolayı hem iş hem de özel yaşamında kendisine ergen muamelesi yapılmaktadır.
Rampensau Konusu
Shiri tiyatro eğitimi almış bir oyuncudur.Fakat tiyatro oyunlarında boy göstermek yerine tavuk kostümü giyip çocuklara animasyon gösterileri yapmaktadır.Sebebi ise 30 yaşında olmasına rağmen 16 gösteriyordur ve bundan dolayıdır ki oyun seçmelerinde dikkate alınmaz.Bununla beraber İnsanı yoran,kendini beğenmiş,tez canlı bir yapıya sahip.Bu durum sevgilisi Jonas için çekilecek gibi değildir.Bir gün Shiri bir kutlamada görevli iken asabi polis şefi Ulf ile tanışır.İlerleyen günlerde Shiri sevgilisine ait 500 adet uyuşturucu hapla yakalanır.Polis uyuşturucu hapların başkasına ait olduğunu ve Shiri'yi kullanarak gerçek satıcıya ulaşma niyetindedir.Artık zamanı gelmiştir.Polis Shiri'yle bir anlaşma yapar.Shiri artık bir polis ajanı olmuştur ve uyuşturucu işlerinin döndüğü bir okula öğrenci olarak sızar.Shiri hayatının rolünü kapmıştır.
Rampensau İzle
Dizi Alman Vox kanalında her çarşamba yayınlanmaktadır.Uydularında Alman Vox kanalı olanlar izleyebilirler.Ben dizinin kısa zaman içinde nete de düşeceğini düşünüyorum.Hatta Netflix ya da başka dijital platformlarından da ilerleyen günlerde ulaşılabileceğini umuyorum çünkü hem konu hem hikaye ayrıca özellikle başrol oyuncusunun performansı dikkat çekici.

Rampansau İnceleme
Dizinin ilk üç bölümü adeta akıp gidiyor.Başrol Cast'ı gerçekten mükemmel seçilmiş.Oyuncu tam da dizideki gibi lise öğrencisi görünümünde ve çok yetenekli.Karakteri ise en baştan İnsan'ı etkiliyor.Kendinden emin,hazır cevap,tezcanlı ve İnsan'ı yoran halleri izleyiciyi karaktere bağlıyor.Dizide cesur bir karışım var.Karakter draması,okul komedisi,macera,ajan gerilimi kısacası hepsi bir arada. 
Gerilim Yüklü Bir Dizi Daha.Mr.Mercedes
Ne zamandır dizi tavsiye yazısı yazmamıştım.Daha önce ismini duyduğum fakat izlemeye fırsatımın olmadığı Mr.Mercedes adlı yabancı dizi Stephen King'e ait üçlemenin ilk kitabının uyarlaması.İMDB'si 7.9 olan gerilim gizem dolu yapımın 3 sezonu geride kalmış.Dizinin oyuncularının ise performansları gerçekten dikkat çekici ve başarılı.Başrollerinde Brendan Gleeson,Harry Treadaway,Justin Lope ve Breeda Wool'un olduğu dizinin yönetmeni ise David.E.Kelley.At&t kanalında yayınlanan dizi şu sıralar 3 sezonuyla nette bulmanız mümkün.

Mr.Mercedes Konusu
Yapımcıları arasında Stephen King'in de olduğu dizi aslında bir kedi fare oyunu.Sezon sonuna kadar katil kim sorusuyla uğraşmadan,gerilimin doruklarına ulaşabileceğiniz dizide, hikaye çalıntı bir Mercedes marka arabayla bir iş fuarının önünde bekleyen kalabalık üzerine arabayı sürüp 16 kişinin ölümüne sebep olan bir katliamla başlıyor.Olay yerine gelen emekliliğine 2 sene kalmış şişman yaşını başını almış ton ton dedektif Bill Hodges (Brendan Gleeson) gördüğü manzaradan çok etkilenir.2 sene geçmesine rağmen katil bulunamamıştır ve dedektif emekli olmuştur.Emeklilik dönemi çok zor geçen adeta bunalımın eşiğinde olan dedektif Bill'in bir gün bilgisyarına bir e mail gelir.E mail 2 sene önce gerçekleşen katliamın görüntülerinden ve ölenlerden oluşan bir kısa videodur.Bunalımın eşiğinde olan dedektif vakayı çözememenin verdiği vicdan azabı ve devam eden taciz mesajlarına dayanamayarak işin peşine tekrar düşmeye karar verir.

Mr Mercedes Yorum
Konuya bakacak olursak biraz klişe gibi gelir fakat usta yazarın kaleminden çıkmış bu hikaye içinde büyük bir gerilim barındıryor.Karkterler yavaş yavaş yerine otururken dedektifin içinde bulunduğu vicdan azabı ve geçmişiyle olan yüzleşmesi izleyeni diziye çabucak bağlıyor.Katilin çocukluğunda yaşadığı travmalar ve Anne'siyle olan ilişkisi ilmek ilmek işlenmiş.Yan karakterler ise diziye  daha fazla izlenebilir kılıyor.Dizide When They See Us'dan hatırladığımız Emmy ödüllü Jharrel Jerome'da görebilirsiniz.


Sahne 1:Dış/Gün/ATM
Salih ATM’de sıra beklemektedir.Önünde emekli maaşını çekmekte olan yaşlı bir adam vardır.Yaşlı adam işini bitirip ATM’den ayrılacağı sırada sendeler.Salih adamı kolundan yakalar.Yaşlı adam teşekkür mahiyetinde kafasını sallar ve ayrılır.Salih önce ATM'de unutulan paraya ardından yaşlı adamın arkasından düşünceli bir şekilde bakakalmıştır.
Sahne 2:Dış/Sokak
Salih sokakta yürümektedir.Bir ayakkabı mağazasının önünde durur.Vitrindeki beyaz spor ayakkabısına dikkatlice bakmaktadır.Önce beğendiği beyaz spor ayakkabıya ardından cebinden çıkardığı paraya göz atar.
Sahne 3:İç/Spor Mağazası
Salih içeride onu karşılayan satış görevlisine vitrindeki beyaz spor ayakkabıyı işaret eder.Satış görevlisi kafasını sallar.
Sahne 4:Dış/mağaza önü,sokak
Salih mağaza önünde durmaktadır.Yüzünde bir gülümsemeyle satın aldığı beyaz spor ayakkabıya bakmaktadır.Salih yeni ve pahalı spor ayakkabısıyla mutlu mesut yürümeye başlar.Eve dönüş yolunda karşılaştığı İnsan’ların kendisi gibi aynı beyaz spor ayakkabı giydiğini farkeder.Yüzündeki mutluluk endişe ve korkuya dönüşmektedir.Bebek arabasıyla yürüyen kadın,sokakta top oynayan çocuklar,sokak satıcıları,iş yerine yetişmek için koşuşturan İnsanlar,esnaf herkes aynı beyaz spor ayakkabıyı giymektedir.Salih bir an durur yüzünde korku ve endişe dolu ifadeyle arkasına döner bakar aynı spor ayakkabıyı giymiş onlarca İnsan Salih'i takip etmektedir.Salih'in nefes alış verişleri sıklaşmaya başlamıştır.Eve doğru koşmaya başlar.Arkasındaki İnsanlar'da onun peşinden koşmaya başlar.Salih kendini eve zar zor atar.
Sahne:4 İç/Ev
Salih ayakkabılığın önünde durmaktadır.Ayakkabılıktaki tüm ayakkabılar Salih’in satın aldığı beyaz spor ayakkabılarının aynısıdır.Elini güp güp atan kalbine götürür.Nefes almakta zorlanan Salih koşarak kendini yatağa atar ve yorganı altına girer.Sıkıntıdan boğulmak üzeredir.
Sahne:5/İç/Salih’in odası/Gece
Salih yatağın kenarında oturmaktadır,düşünceli bir şekilde sigara içmektedir.Kalkar ve camdan dışarı bakar.Sokak lambasının altında fötr şapkalı,takım elbiseli bir adam durmaktadır ve Salih’e bakmaktadır.Salih adamın ayakkabılarına merak ve korkulu gözlerle bakar.Adam aynı beyaz spor ayakkabılarını giymektedir.Dehşete kapılmış bir yüz ifadesi ve eliyle göğsünü tutarak yatağa geri döner.
Sahne 6/Dış/Gündüz/Çocuk Parkı
Salih uykusuzluktan yorgun ve bitap halde çocuk parkında  bir bankta oturmaktadır.Çevresindeki İnsan’ları yorgun,kısık gözlerle izlemektedir.Parkta oynayan çocuklar,pamuk şeker satıcısı,çocukların ebeveynlerinde aynı beyaz spor ayakkabısı vardır.Yanına arkadaşı Mustafa gelir.Salih’in yanına oturur.
                                                                       Mustafa:
                                              Salih neredesin her yerde seni arıyorum.
                                                                       Salih:
                                                            Ne oldu hayrola?
Mustafa hayret ve merakla Salih’e bakarak.
                                                                     Mustafa:
                         Salih ne bu hal oğlum betin benzin atmış.Ne oldu sana böyle?
                                                                      Salih:
                            Yok bir şey uykusuz bir gün geçirdim sadece.
                                                                     Mustafa:
                           Bir derdin sıkıntın varsa söyle.Hiç iyi gözükmüyorsun.
Salih Mustafa konuşurken onun ayakkabılarına bakmaktadır.Mustafa’da da aynı beyaz spor ayakkabıların olduğunu görür ve sorar.
                                                                      Salih:
                             Boş ver şimdi.Sen bu spor ayakkabıları nereden aldın.
                                                                     Mustafa:
Ne spor ayakkabısı oğlum.Kundura diyecektin heralde.Neyse.Bak ne diyeceğim.Sana bir müşteri buldum.Adamın 3 dairesi var ve boya badana istiyor.Vaktin varsa git hemen bir görüş.
                                                                      Salih:
                                                            Olur.Nerede?
                                                                     Mustafa:
Şu Metin abinin sarmaşıklı kahvesi var ya orada.Adam sürekli orada takılıyor.İsmi Nazım.Çaycıya sor gösterir.  
                                                                      Salih:
                                                           Olur bir ara uğrarım.
                                                                     Mustafa:
                         Bir ara değil oğlum.Hemen git.Bu fırsat kaçmaz.En az bir haftalık iş var.
Salih Mustafa’dan ayrılır Metin ağabeyin kahvesinin yolunu tutar.
Sahne:7/Dış/Kahvenin Önü
Salih kahve camekanın önünde durmaktadır.
Sahne:8/İç/Kahvenin Ortasında
Salih çaycıya Nazım’ı sorar.Çaycı eliyle işaret eder.Çaycı eliyle Nazım’ı gösterdiğinde Salih çaycının ayakkabılarına bakmaktadır.Çaycı aynı beyaz spor ayakkabılarını giymektedir.
Sahne:9/İç/Masada
Salih Nazım’dan avans alır ve ardından el sıkışır.Gözleri Nazım’ın ayakkabılarına kayar.Nazım aynı beyaz spor ayakkabılarını giymektedir.
Sahne :10/İç
Çaycı kahvenin ortasında elinde çay tepsisi kahvede bulunanlara seslenir.
                                                                               Çaycı:
Abilerim,kardeşlerim.Bizim tapudan emekli Süreyya abimizi bilirsiniz.Hepimiz sever sayarız.Dün ATM’de parasını unutmuş.Kimbilir kim cebine indirdi.Herkes koltuk çıksın destek atsın.En azından kirasına ödemesine yardımcı olalalım.
Kahve ahalisi çaycının yapmış olduğu yardım çağrısını geri çevirmez.Çaycı tek tek masaları dolaşmaktadır.Sıra Salih’e gelir.Çaycı Salih'e tepsiyi uzatır.Gözlerinin içine bakarak.
                                                                              Çaycı:
                                                     Helalin hesabı,haramın azabı vardır.
Salih yaptığının pişmanlığıyla kafasını önüne eğer ve aldığı avansın tamamını tepsiye bırakır.
Sahne:11/Dış/Kahvenin Önü
Salih kahve önünde durup ayakkabılarına bakmaktadır.Ayağında eski siyah kundura vardır.Kafasını kaldırır.Elleri cebinde mutlu mesut evin yolunu tutar.
                                                                            Müzik Girer
                                                                                    Son



The Witcher Özellikle İhtişamlı Aksiyon Sahneleriyle Oldukça İlgi Çekeceğe Benziyor
Polonyalı yazar Andrzej Sapkowski'nin ilkini 1995 yılında yazdığı ve 6 seriden oluşan kitabı The Witcher,önce konsol oyunu ve şimdide dizi film olarak karşımıza çıkmak üzere.2015 tarihinde çıkan oyunu çok tutmuş,şu sıralar ise 3.serisi bekleniyor.Dizi yayın tarihi de belli oldu.Dizi Netflix dijital platformunda 20 Aralık günü yayına girecek.Merakla beklenen dizi oyuncuları ise şöyle Henry Cavill,Anya Chalotra,Freya Allan ve Nick Nolte.Dizinin yönetmenliğini Lauren Schmidt Hissrich'e ait.Daha yayınlanmadan Netflix tarafından 2.sezon onayı verilen dizi 8 bölümden oluşacak.The Witcher Türkçe dublaj olacak mı? onu hep beraber göreceğiz.
The Witcher Konusu
Bu fantastik hikayede yüzyıllardır birlikte yaşayan İnsanlar,cüceler ve elfler arasında olan barış sona ermiştir.Bunun sonunda ise büyük bir savaş patlak verir.Acımasız suikastçı The Witcher olarak bilinen Geralt of Rivia bu Orta Dünya'ya vaadedilen çocuğun doğumunu beklemektedir.Bu çocuk tüm dengeleri değiştirecek güçlere sahiptir.
The Witcher Fragman


The Witcher Dizisini Yakından Tanıyalım
Dizi bana göre bir Game Of Thrones kadar ses getireceğe benziyor.Bunun sebeblerinden bir tanesi ise dizinin yapımcılarının yapımın 7 sezon süreceği öngörüsünde ve planlarında olduğunu söylemeleri.Bununla beraber idari yapımcı koltuğunda oturan Lauren Schmidt Hissrich'in bundan önce The Umbrella Academy,Dardevil ve The Defenders gibi başarılı yapımların sahibi olması.Ayrıca dizinin bir kısmında Game Of Thrones,The Sopranos,Ozark ve House Of Cards gibi başarılı dizilerin yönetmen koltuğunda oturan Alik Sakharov'un oturması.İlüstrasyon tasarımcısı ve Oscar adaylığı bulunan Tomek Baginski'de cabası.Dizinin başrol oyuncusu Henry Cavill ise The Witcher kitap serisinin ve oyununun sıkı bir hayranı olduğu ortaya çıktı.Son olarak oyunun hayranları Cici ve Yennefer karakterlerinide izleme şansı olacak.Bu karakterler yan rollerde olsa bile dizinin hikayesinde önemli bir konumda olacaklar.Bu kadın karakterler dizinin güçlü karakterleri olarak karşımıza çıkacak.Son olarak dizi için Orta Avrupa özellikle de Budapeşte'deki mekanlar kullanıldı.
The Witcher dizisi ne zaman diyenler için cevabımız ise dizinin çıkış tarihi 20 Aralık olarak açıklandı.



Amerikan Porno Sektörünün Doğuşuna Dram Yüklü Bir Bakış
The Deuce bir Amerikan dram televizyon dizisidir.David Simon ve Georg Pelecanos tarafından oluşturulan ve senaryosu yazılan dizinin yönetmen koltuğunda ise James Franco,Michelle Mc Laren ve Ernest.R. Dickinson oturuyor.2017 yılında yayına giren dizi geçtiğimiz ay 3.sezonuyla final yapmıştır.Başrollerinde James Franco,Maggie Gyllenhaal,Margarite Levieve ve Garry Carr'ın olduğu dizi 1970'li yıllarda Amerikan porno endüstrisinin doğuşunu ve gelişimini anlatan dolayısıyla tamamen gerçek olaylara dayanan,bununla beraber New York'un Deuce adıyla anılan 42.caddesinde
 ( Times Square) hayat kadınlarının,kadın satıcılarının,suçluların Dünya'sını realist bir yaklaşımla bize gösteren dönem dizisidir.Devasa bir ekonomiye sahip porno Dünya'sının çıkış mekanı Deuce nasıl bir yer ona bakalım.

Deuce 
Yukarıda da yazdığımız gibi Deuce New York'un kalbi olan Manhattan'daki 7.ve 8.caddelerinin yanındaki 42 caddeye verilmiş bir isim.1950'den 1980'e kadar bu isimle anılmış.Cadde görünüm ve yaşantı olarak alt tabakanın yaşadığı,suç oranının fazlalığı,hayat kadınların,kadın tüccarlarının ve uyuşturucu trafiğinin bolca olduğu genelde suçluların mekanı durumundadır.Bu durumundan dolayı "Shit, Poop,Too defecate" kelimelerinin eş anlamlısı "Deuce" kullanılmıştır.Yani kısacası boktan bir yer.Erotik gösterilerinin olduğu mekanlar,açık saçık filmlerin olduğu sinemalar,uyuşturucu bağımlıları,satıcılar ve fahişelerin mekan tuttuğu bu cadde zamanla bir porno film endüstrisinin kurulmasına aracı olmuş.Gelelim dizinin konusuna.

The Deuce Konusu
Gerçek olaylardan yola çıkılarak yapılan dizide Candy namıyla bilinen akıllı,satıcısı olmayan köşe başlarında vücudunu pazarlayan hayat kadınını merkezine alıyor.Candy o zamanlar "piips show adıyla bilinen zamanın icadı video oynatıcı makinelerde dönen pornografik yayınlara gösterilen ilgi kafasında "bundan bir iş kolu yaratabilirim" fikrini uyandırır.Bununla ilgili araştırmalar yaparken,öte taraftan işletme kabiliyeti olan,İnsan ilişkileri kuvvetli barmen Vincent ise ikizi Frankie ile  parlak işletme kabiliyeti sayesinde iş hayatı basamaklarını bir bir çıkmaktadır.

The Deuce İnceleme
The Deuce sadece bir dizi değil aynı zamanda bir belgesel film niteliğinde.Amerikan porno film endüstrisinin nereden,nasıl ve ne şekilde doğduğuna tanıklık ediyoruz.Buna tanıklık ederken ise "Deuce" adlı caddenin kapkara ve kirli yönüyle yüzleşiyoruz.Karakterler ve olaylar o kadar fazla ve çeşitli ki bu aynı zamanda dizinin ağır gitmesine sebep olsa da izleyen bundan hiç şikayet etmiyor.Taşralı genç hayat kadınlarının dramı,kadını tamamen bir mal olarak gören kadın tüccarlarının acımasızlığı,rüşvete bulaşmış kimi polis memurları.homosexueller,uyuşturucu ve yer yer mafya elemanları.Cadde adeta kaderine terkedilmiş vaziyette.Tüm bunların içinde dizide çok fazla şiddet görüntüleri göremiyoruz.Buna karşılık açık sahneler bolca kullanılmış.Oyunculara gelince.İki rolde oynayan James Franco (Vin-Frankie) birbirlerinden apayrı karakterler olan ikizleri canlandırıyor ki,her iki rolde de çok başarılı.Dizinin bir diğer Başrol oyuncusu Maggie Gyllenhaal( Candy) tüm oyunculardan çok farklı bir performans gösteriyor.Aksayan hiç bir karakter görülmüyor.Uzun uzadıya ağır dramatik sahneler olmadığından dolayı dizi akıp gidiyor.En çok dikkat çeken yer ise caddenin görüntüsü.Hiç bir detay atlanmamış.Yerdeki çöpe kadar her şey düşünülmüş ve ortaya kaotik bir Kozmos'dan harika bir anlatım çıkmış.Hikaye,ana karakterler ve yan karakterler ortaya polifonik bir anlatı çıkarmış.
Deep Troath Ve Sektörün Başlangıcı
1972 yılının haziran ayında artık porno film sektörü erotik dükkanlarda bir çeyreklik atıp makinalardan izlenen kısa filmlerden çıkıp sinema salonlarına taşınmıştır.Sokaktaki hayat kadınları kullanılarak 30-40 dolar karşılığı çekilen vasat altı fantezilerle süslenmiş bu filmler,gişelerde uzun kuyruklar oluşturmaya başlamıştı.Öyle ki Linda Lovelace adlı porno film oyuncusunun rol aldığı "Deep Troath" adlı uzun metraj porno filminden hatır sayılır bir gelir elde edilmişti.Hard Core tabir edilen tür bekaretini kocasını saklamak isteyen fakat hem evleneceği erkekle hemde başkalarıyla yeterince oral seks tecrübesi olmadığından bu tecrübeyi derinlemesine yaşamak ister.


Kült film nedir? Hangi filmlere kült filmler diyebiliriz.Türk sinemasının kült filmleri nelerdir?En kült filmler hangileridir?Kült film denildiğinde bu ne anlama gelir.Bir yazılı yayın veya görsel yayını zaman zaman anlatırken kült diye tanımlamaktayız.Aslında kült kelimesinin çok net bir tanımı yok Latince "cultus" kelimesinde türemiştir.Gelelim filmlere.Zaten genelde "KÜLT" kelimesi filmler için kullanılır.Peki kült film nedir? Kült film ilk çıktığı dönemde az kişi tarafından izlenmiş,büyük reklamı yapılmamış,zamanla kulaktan kulağa yayılarak popülaritesi artmış,zaman geçtikçe bu kemik izleyicisini genişletebilmiş filmlerdir.Bir film kült olması için çekilmez,kült film olma ümidiyle çekilir.Bu tanımdan yola çıkarak yayınlandığında döneminde az ilgi görmüş fakat zamanla popülaritesini arttırmış sanat eseri niteliğindeki filmleri sizler için sıraladım.
Sevmek Zamanı 1965

Yönetmenliğini Metin Erksan'ın yaptığı film baştan aşağı siyah beyaz melankolik sahnelerin olduğu dram,romantik türünde bir film.Türk sinemasının en önemli bir kaç filminden biri olan sevmek zamanının başrollerinde sinema ve tiyatronun büyük üstadı Müşfik Kenter'i görüyoruz.Ona Sema Özcan ve Fadıl Garan eşlik ediyor.
Sevmak Zamanı bildiğimiz tanıdığımız klasik aşk filmlerinden farklı bir üslupla,konusunda Doğu kültüründe sıkça rastlanan "Surete Aşık Olma" halini barındırıyor.İnce ince işlenmiş diyaloglara sahip film yağmurlu bir ada gününde başlar.
Halil boyacıdır ve evini boyadığı ailenin kızının duvarda asılı resmine aşıktır.Yağmurlu bir ada gününde Meral'in aniden eve gelmesiyle Halil'in bu sırrı açığa çıkar.Meral başlarda bu duruma çok şaşırır ancak zamanla o da Halil'e karşı bir şeyler hissetmeye başlar.Halil "Onu değil,Meral'in resmini seviyordur"
Tarkan Serisi 1969

Aslında Tarkan film serisi "kült" film tanımına ne kadar uygun ona siz karar verin.Sonuçta yayınlandığı dönemde çok izlenmiş ve devam serileri çekilmiş bir film serisi.Tarkan film serisini kült yapan en önemli faktör filmin içindeki fantastik karakterler.Örn: Dev Ahtapot,büyücü Gosha,dev adam Orso,Kulke v.b.70'li yılların en başarılı ve en ünlü film şirketi Arzu Film tarafından beyazperdeye aktarılan filmin yönetmenleri Mehmet Aslan ve Tunç Başaran'dır.Başrollerinde aynı zamanda başarılı bir yönetmende olan Kartal Tibet,Eva Bender,Bilal İnci'nin olduğu film Türk sinemasının tarihi fantastik film serisidir.
Serideki filmler ise şunlardır,Tarkan (1969),Tarkan Gümüş Eğer (1970) ,Tarkan Viking Kanı (1971) Takan Altın Madalyon (1972) ,Tarkan Güçlü Kahraman (1973).Sezgin Burak tarafından kurgusal Hun Savaşçısı Altar'ın oğlu Tarkan namıyla bir çizgi romandan sinemaya uyarlanmıştır.
Rüyalarımıza bile giren filmin en klasik sahnesinin (dev ahtapot) hikayesi ise şöyle.Dev ahtapot için Bayrampaşa'da bulunan bir plastik atölyesine gidilir ve burada imal edilir.Daha sonra film çekimleri için Bodrum'a taşınan maket ahtapot Bodrum kalesi çevresinde denize bırakılır.Günümüzde halen Tv'de yayınlandığında oturup izlenen Kült bir film.Filmle ilgili detaylara ünlü oyuncu Osman Cavcı'nın yazısıla buradan ulaşabilirsiniz.
Dünya'yı Kurtaran Adam 1982

Fantastik bilim kurgu türündeki film dönemin ekonomik zorlukları çerçevesinde çekilmiş bir Çetin İnanç filmidir.Başrollerinde sinemamızın yakışıklı,aksiyon adamı Malkoç oğlumuz,Battal Gazi'miz,Kara Murat'ımız Cüneyt Arkın'ın olduğu filmin yardımcı erkek oyuncusu ise Aytekin Akkaya'dır.Bence bu filmim kült olmasının sebebi yönetmenin cesaretinden kaynaklanıyor.Sinema efektlerinin o dönemde ülkemizde gelişmemiş olmasına rağmen prodüksiyonun el verdiği şekilde film çekilmiştir.Belki döneminde değil ama yurt dışında bile çekimlerde kullanılan yaratıkların görüntüsü itibariyle alay edilmiş ama sonuçta adından sıkça bahsedilerek kült film özelliğini elde etmiştir.Başarısızlığı kült film olmasını sağlamıştır.Dünya'yı Kurtaran Adam iki kahraman Türk pilotun uzaylılarla olan macerasını konu alıyor.Film aslında Yeşilçam'ı bayatlamış aşk filmlerinden kurtarma projesi olarak bile görebiliriz.O dönem ortalığı kasıp kavuran 18 milyon dolar bütçeli Holywood yapımı Star Wars filminin çakması diyebiliriz.Film 2016 yılında Ed Glaser tarafından 2K çözünürlükte restore edildi.Dünya'nın en kötü filmi Türk sinemasının tartışmasız birinci sıradaki kült filmidir.
Badi 1984

Badi 1984 yapımı bir Zafer Par filmidir.Senaryosu Barış Pirhasan ve Veysel Candari'ye ait filmim başrollerinde Pembe Mutlu,Orhan Çağman,Cengiz Sayhan,Tolga Sönmez,Serdar Sayhan'ı görüyoruz.Bilim kurgu türündeki film yine bir Holywood filminden esinlenilerek izleyiciye sunulmuş.1984 yılında gösterime giren ve bir hayli ilgi gören Holywood yapımı E.T filminin Türkiye uyarlaması.Dünya'yı Kurtaran Adam'da olduğu gibi düşük bütçeyle ve dönemin imkanlarıyla çekilmiş bir filmdir.Senaryosu Türk kültürüne uyarlanmış bu filmin görsel efektleri başlarda izleyiciye farklı gelse de zamanla bu başarısızlık bir kült film olmasını sağladı.
Film uzaylı dostumuz Badi'nin İstanbul'da bir mahalleye iniş yapması,evin oğlu Ali ve mahalledeki çocuklarla duygusal bir bağ kurmasını anlatıyor.Uzaylı dostumuz Badi E.T filmindeki uzaylı ile farklılıklar sergiler.Türk lokumu yer,kızınca arkasından duman çıkarır.Ali Badi ile beraber gizli ajanlardan kaçarken bisikletleri havalanır.Bu sahne filmin unutulmazları arasına girmiştir.
Canım Kardeşim 1973

Soğuk,kasvetli,bir gecekondu mahallesinde ağabey ve kardeşinin duygu yüklü hikayesi.Seçilen mekanlar,diyaloglar,oyuncu performansları ve en önemlisi Cahit Oben'e ait müzikleriyle tam bir başyapıt diyebiliriz.Yönetmenliğini Ertem Eğilmez'in,senaryosunu Sadık Şendil'in yazdığı Canım Kardeşim filminin başrollerinde Tarık Akan,Halit Akçatepe ve küçük oyuncu Kahraman Yavuz'u görüyoruz.Kemal Sunal,Adile Naşit ve Halit Akçatepe'nin babası Sıtkı Akçatepe ise yardımcı rollerde.Her sahnesi ağır dram yüklü film İnsan'ı izledikten sonra hüzne boğan bir yapıya sahip.
Murat hayatta hiç bir amacı olmayan,arkadaşı Halit'le zamanını geçiren işsiz güçsüz,çeşitli yollarla para kazanmaya çalışan biridir.Babası ve kardeşiyle beraber yaşayan Murat bir gün ağzında sigarasıyla uyuya kalıp çıkan dumandan zehirlenen babasının ölümünden sonra küçük kardeşi Kahraman'la bir başına kalır.Murat bu saatten sonra yokluk ve sefalet içinde kardeşine bakma görevini üstlenir.Başlarda kendisine bu yük ağır gelse de kardeşinin ölümcül bir hastalığı olduğunu öğrendikten sonra hayatını kardeşine adar.
Anayurt Oteli 1987

Anayurt Oteli bir Ömer Kavur filmi.Usta oyuncular Macit Koper'in ve Şahika Tekand'ın olduğu bu kült filme onlara yine usta oyuncu Serra Yılmaz eşlik ediyor.Bu film 1987'de katıldığı Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden en iyi film ve en iyi yönetmen ödülüyle döndü.Ayrıca İstanbul ve Venedik film festivalleri de dahil olmak üzere bir çok ödül kazanmıştır. 1973 tarihli önemli yazarlarımızdan Yusuf Atılgan'ın romanından uyarlama bir filmdir.Film romana sadık kalınarak yazılmıştır.Tek fark roman 1960'larda film ise 80'lerde geçer.Filmdeki karanlık atmosferin sebebi ise 1980 darbesinden kaynaklanır.
Anayurt Oteli işlediği tema bakımından bir kült film haline gelmiştir.Romanda da olduğu gibi psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık film ana temasıdır.
Zebercet görünüş olarak sıradan biridir.Bir otelin müdürlüğünü yapmaktadır.Görünenin aksine Zebercet'in içinde fırtınalar kopar,yalnız,çekingen ve takıntılıdır.Bir gün otele kadın bir müşteri gelir.Zebercet kadına vurulur ve bu kadın onun en büyük saplantısı olur.Kadın otelden ayrılırken 1 hafta sonra geri geleceğini söyler.Zebercet 1 hafta bekler,beklerken kadının kaldığı odaya müşteri almaz,her gün düzenler ama kadın geri gelmez ve Zebercet düş kırıklığına uğrar.
Raziye 1990

Senaryo yönetmen Yusuf Kurçenli.Başrollerde ise Kamuran Usluer.Yasemin Öymen ve Oğuz Tunç'u görüyoruz.Filmle ilgili bilgilerde erotik film diye geçer fakat aslı astarı yoktur.1975 yılında Melih Cevdet Anday'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır.Dram türünün en iyi örneklerinden biri olan bu filmin kült olma sebebi ise ülkemizde hiç tükenmeyen aydın köylü çatışmasını filmin alt metninde sergilemiş olmasıdır.Kendini,tembel üretmeyen köylüleri eğitmeye adamış aydın bir adam ile kentten gelen yeğeninin evlatlık kızıyla olan ilişkisini konu alan bu film bence yeterli değeri görmemiştir.
 Aaahh Belinda 1986

Yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın,senaryosunu Barış Pirhasan'ın yazdığı 1986 yapımı filmin başrollerinde Macit Koper ve Müjde Ar'ı görüyoruz.1980'ler artık Yeşilçam'da komedi,politik,erotik,dram temalarından sonra toplumsal meseleler üzerine filmlerin yapıldığı yıllar.İktidarın hafızaları yönetmeye başladığı bu yıllarda Yeşilçam'da da yeni bir kimlik dönemi yaşanıyordu.70'li yıllarda Yılmaz Güney'in temelini attığı politik filmlerden 80'li yıllarda siyasi atmosferden etkilenen Atıf Yılmaz'ın toplumsal konuları işlediği filmlere.Atıf Yılmaz'ın bu yıllarda çekmiş olduğu Dul Bir Kadın (1985),Asiye Nasıl Kurtulur(1986),Kadının Adı Yok(1988) gibi filmler yönetmenin kadının var olma mücadelesini anlatan filmlerdir. Ahh Belinda da Atıf Yılmaz kadına üreten bir kimlik kazandırmış.Toplum tarafından hapsedilmiş kimliğinden çıkararak onu özgür kılmıştır.Ayrıca kadın cinselliğine yeni bir bakış sunmuştur.Filmde Müjde Ar'ı iki farklı kimlikle görüyoruz.Birincisi bilinen kadın profilinden çıkmış tiyatrocu,aykırı "SERAP" rolünden,bankada sabah 8 akşam 5 çalışıp işten sonra ise evinin kadını olmaya zorlanan "NACİYE" karakteri.Fantastik-komedi türündeki filmin kısaca konusuna gelince.
Bir tiyatro oyuncusu olan Serap günün birinde bir reklam filminde oynaması için teklif alır.Reklam filminin çekimleri sırasında Serap kendi kimliğini kaybeder.Evli ve iki çocuk Annesi olarak yaşantısına devam ederken hayatın çarkına ve sıradanlığına kapılıp gider.Etrafındaki İnsan'ları tanıyamamaktadır.Serap hayal ile gerçekler arasından savrulup durur.
Piano Piano Bacaksız 1990

Usta yönetmen Tunç Başaran imzalı Piano Piano Bacaksız komedi-dram türünde önemli ve kült olmuş filmlerimizdendir.Kemal Demirel'in 1940'lı yıllarda çocukluğunda yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı kitap,Ümit İnal'ın tarafından senaryolaştırılmıştır.Film kalabalık oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor.Başrollerinde Rutkay Aziz,Meral Çetinkaya,Yalçın Güzelce ve Emin Sivas'ın olduğu film 1991 İstanbul Film Festivalinde en iyi yönetmen ödülüne layık görülmüştür.
İkinci Dünya savaşının başlarında İstanbul'da eski bir konakta sefalet içinde yaşayan İnsanlar'ın umut ve masumiyet dolu hikayesini bir çocuğun gözünden bize aktardığı film trajikomik olayların olduğu bir taşlama diyebiliriz.Her bir karakter bize adeta bir dönem tahlili sunuyor.Ağır dram yerine masumane bir hikaye sunulmuş.Filmde kullanılan kıyafetler ve konağın görüntüsü yoksulluk temasının işlenmesine çok büyük katkı sunmuş.Piano piano bacaksız dönemin sosyo-ekonomik durumuna taşlama yaparak,hafızalara yer edinen diyaloglarıyla sıcacık kült bir film.
Dokuz 2002

Yönetmen ve senarist Ümit İnal'ın neredeyse tek mekanda dijital kamerayla çektiği film kıyıda köşede kalmış bir film olarak değerlendiriliyor.Maalesef anlı şanlı listelerde adı bile geçmese de Türkiye'de çarpık sosyal yapının yansımalarını en çarpıcı şekilde anlatmış ve bana göre kült seviyesinde bir film.
Başrollerinde Ali Poyrazoğlu Fikret Kuşkan,Cezmi Baskın,Serra Yılmaz ve Ozan Güven gibi başarılı oyuncuların olduğu filmin kısaca konusu ise şöyle.
İstanbul'un sakin mahallerinin birinde bir cinayet işlenir.Öldürülen bir kadındır fakat kadının kimliği bulunamaz.Elde sadece kadına ait çıplak video görüntüleri mevcuttur.Polis bu görüntülerden yola çıkarak mahalledekilerin olayla bir ilgisi olduğunu düşünerek bunu kanıtlamaya çalışır.
Dokuz filmi sorgulanan mahalle sakinlerinin aslında sıradan İnsan'ların içinde kaybolmuş eşcinseller,serseriler,nataşalar,esrarkeşler,deliler,komünistler,sokak köpekleri.Cici bir mahalle içinde kaybolmuş öteki İnsanlar.

Apple Tv'nin Yeni Dizisi Konusu Ve İncelemesi
Kurgu Dünya hem yazılı hem de görsel olarak insanlara çoğu zaman ilgi çekici gelmiştir.Başka hayatlar,başka Dünya,başka başka canlılar ve başka İnsan'lar.Yazılı tarih dışına çıkmış ya da gelecekte olacaklarla ilgili tamamen hayal gücü vasıtasıyla farklı farklı Dünya'lar yaratılmış,bunlar izlenmiş ve okunmuştur.Kuşkusuz en popüler olanı görsel olarak GOT dizisi diyebiliriz.Bununla birlikte The Man İn The High Castle kurgu tarih olarak göze çarpıyor.Carnival Crow,The 100 dizileri,Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter serisi şimdilik ilk aklıma gelenler.Geçtiğimiz ay Apple Tv plus da yayına giren See dizisi bunlardan biri.Yönetmenliğini Steven Knight'ın yaptığı,başrollerde GOT dizisinden Dothraki'lerin lideri Khal Drogo olarak tanıdığımız Jason Monoa'nın olduğu dizinin diğer oyuncuları ise Alfred Woodard ve Sylvia Hoeks.Her bölümü yaklaşık 50-55 dakika olan dizi konusu,oyunculukları,karakterleri ve senaryosuyla ileride adından çok söz ettireceğe benziyor.Dizinin ilk sezonu 8 bölümden oluşuyor ve şimdilik 2 sezon olarak planlanmış.
See Konusu 
Spoiler vermeden devam edeceğim,içiniz rahat olsun.Günümüzden çok ileri bir tarihte geçen dizide herkes kör.Evet herkes kör.Görme yetilerini yıllar önce Dünya'yı etkisi altına alan bir virüs sebebiyle kaybetmişler.Medeniyet çok ama çok gerilemiş.Görme yetisini kaybetmiş bu İnsan'lar parça parça kabileler halinde yaşamaktadırlar.Bu İnsan'lar hayatta kalabilmek adına yeni yollar arayışına girmişlerdir.Koku duyuları çok gelişmiştir.Bir gün görme yetisi olan ikiz bebek Dünya'ya gelir.Bu ikiz bebeklerin görebilmeleri işleri bir hayli zora sokacaktır.

See İnceleme
Dizide eğer zorlarsanız mantık hataları bulabilirsiniz.Ben öyle yapmadım,dizinin heyecanına kaptırdım kendimi.Zira hikaye ve karakterler çok ilgi çekici.Hiç bir şey göremeyen İnsanlar'ın koku ve sezilerinin çok gelişmiş olması başlarda tuhaf gelebilir.Jason Momoa'nın aksiyon sahneleri başarılı.Yapımda İnsan'ların İnançları,sosyal hayatları,doğa ile mücadelesi başarılı bir şekilde işlenmiş.İnsan'ların bilinmezler putlaştırırarak cehaleti nasıl iktidar yaptığını çok net görebiliyoruz.Ayrıca bilginin İnsanoğlu'nu cehaletten kurtardığı kadar canileştirebileceğine de tanık oluyoruz.Çok tutulan ve izlenen dizilerin ilk bölümlerini baz aldığımda bu yapımın geleceği çok parlak olarak görüyorum.