Articles by "tuncel kurtiz"
tuncel kurtiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yağmurlu bir havaya uyandım.Hiç kesilmemek üzere yağıyor adeta.Sanki son defa yağıyor gibi.Yeni yazımda hangi yönetmen hangi film diye düşünürken aklıma Derviş Zaim imzalı İstanbul'un kasvetli kışında çekilmiş Mahsun'un hikayesi geldi.Ahmet Uğurlu'nun hayat verdiği Mahsun'un hikayesi.Tabutta Rövaşata.1996 yılında Derviş Zaim yönetmenliğinde çekilen filmin başrollerini Ahmet Uğurlu,yakın zamanda kaybettiğimiz usta sanatçı Tuncel Kurtiz ve Ayşen Aydemir'in paylaştığı filmin senaryosu da yine Derviş Zaim'e ait.Yurt içi ve yurt dışında toplam 11 ödülün sahibi olan film dram türünde.Film müzikleri ise Baba Zula'ya ait.

TABUTTA RÖVAŞATA KONUSU
Dedik ya İstanbul'un kasvetli kışında,soğuğunda çekilmiş diye.Bu bağlamda filmden bir replikle başlayalım.
-Araba mı çaldın lan yine?
-Hı hıı
-İyi bok yedin
-Soğuktu
Aslında bu replik bir çok şeyi anlatıyor.Mahsun(Ahmet Uğurlu)yersiz,yurtsuz,evsiz biridir.Akıldan yoksun,saf,karnını çıkma ekmek yiyerek(dünden kalan bayat ekmek)doyuran,arada bir Reis ile(Tuncel Kurtiz)balığa çıkan,reisin kol kanat gerdiği biridir.Sarı lakaplı arkadaşı ile kazandığı üç beş kuruşla içki içer.Sıcak olması sebebiyle akşamları kahvede oturur.Geceleri de inşaatta yatıp kalkar.Sırf ısınmak için geceleri araba çalar,sabahları ise çaldığı yere parmak izlerini temizlemeyi ihmal etmeden bırakır.Yapmış olduğu bu hırsızlıklar neticesinde polis tarafından gözaltına alınır ve falakaya yatırılır.Bu tavırlarında ötürü çevresindeki insanları illallah ettirmiştir.Reis'i,polisleri,reis'in tayfalarını,kahvehane sahibini hatta suç işledikten sonra akıl sağlığı yerinde olup olmadığını muayene eden psikiyatrlar bile Mahsun'dan yaka silkerler.Öyle ki bir defasında yine ısınmak için belediye otobüsü çalar.Bu tekdüze hayatın içinde bir gün kahvehanede otururken uyuşturucu bağımlısı bir kadın Mahsun'un dikkatini çeker.

TABUTTA RÖVAŞATA İNCELEME
Yine filmden bir replikle başlayalım.Rumelihisar'ından bir tavus kuşunu çalan Mahsun tavus kuşuna(erkek tavus kuşu çünkü süslü)şöyle der.
-Yalnız seni alabildim.Seni diğerlerinden ayırdığım için özür dilerim ama izin vermiyorlar artık hiç bir şeye izin vermiyorlar.
Ne ısınmaya izin veriyorlar,ne iyilik yapmaya,ne sevmeye ne de baştan başlamaya.Yani yaşamaya izin vermiyorlar.Bitikliğin son noktasına gelmiş Mahsun artık ciddiye alınmak ister fakat karşılığını bulamadığı için isyankar ve asi tutumu neticesinde dilinden bu sözcüklerin çıktığını duyuyoruz.
-Arkadaşlar İyidir
Mahsun karakterinin asi,uslanmaz ve isyankar kişiliğinin altında arkadaşlığa,dostluğa önem veren tarafı da yok değil.Kankası Sarının ölümünden sonra ortak arkadaşlarına ve Reis'e bir kaç şişe Şarap alıp Sarı'nın mezarına ziyarete gitmeyi teşvik etmesinden anlayabiliyoruz.
Mahsun beni Taksim'e götür.
Mahsun'un tüm bu hayat mücadelesi esnasında vicdanlı bir tarafının olduğunu görmek izleyiciyi Mahsun'a daha fazla bağlanmasına sebep oluyor.Daha önce orospu deyip yanından dövüp kovduğu kadını eroin komasındayken yalnız  bırakmaması ve yardım etmesi,çaldığı arabayla gece vakti bir köpeğe çarpan Mahsun onu veterinere götürmeyi ihmal etmemesi.İşte bu yüzden film boyunca Mahsun'un yaptığı kötü davranışlarından sonra ona kızamıyoruz.
Yönetmen İstanbul'un zengin ihtişamlı tarafından çok soğuk ve karanlık tarafını göstermesi ve buna odaklanmamızı sağlaması hikayeyi güçlendirmesi açısından çok önemli.
Seni yerim sosis
Filmin son sahnesinde karşımıza çıkan bu replik aslında karnı tok sırtı pek insanların Mahsun'un ve Mahsun gibi hayatlar yaşayan insanların hayatlarından zerre kadar ilgilerinin olmadığının bir göstergesi olarak düşünmemizi sağlıyor.Son olarak kısa bir bilgi.Film oyuncularının para almadığı,Derviş Zaim'in sadece çekim ve montaj parasını karşıladığı bir film olarak ayrıca değerli olduğunu söylemek gerek.