Articles by "savaş suçluları"
savaş suçluları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uluslararası savaş suçlarının ve zanlıların hakim önüne çıkartma çabasıyla beraber Batı ile Afrika arasındaki politik ilişkileri konu edinmiş dizi toplam 8 bölümden oluşuyor.BBC ve Netflix ortak yapımı olan dizinin yönetmenliğini,yapımcılığını ve senaristliğini Hugo Blick üstlenmiş.Her bölümü 55-60 dakika süren yapımın 2.sezonu merakla bekleniyor.Başrollerinde Michaela Coel,Noma Dumezweni,Tamara Tunie ve John Goodman'ın olduğu dizi bir Amerikan/İngiliz ortak yapımı.

BLACK EARTH RİSİNG KONUSU
Uluslararası savaş suçları ve suçluları derken akla ilk gelen Ruanda'daki Hutu ve Tutsi iç savaşı.Bir soykırıma dönen bu iç savaş da toplam 1 milyon insan hayatını kaybetmişti.Bununla ilgili bilgileri yazının sonuna bırakalım.Ana karakterde Ruanda'daki soykırımdan küçük yaşta,dünyaca ünlü insan hakları avukatı Eve Ashby tarafından kurtarılıp evlat edinilmiş Kate Ashby var.Kate aynı zamanda annesinin avukatlık şirketinde adli araştırmacı olarak çalışmaktadır.Eve ve Kate'in hayatı annesinin uluslararası ceza mahkemesinde yargılanan Afrikalı General Nyamoya'nın davasını almasıyla gerilir.Kate göre General Nyamoya zamanında soykırımı durdurmak için savaşmış bir liderdir.Bu dava anne ve kızının hayatını sonsuza dek değiştirecek bir hal alacaktır.
BLACK EARTH RİSİNG AYRINTILAR
Konu olarak sadece bir savaş suçlusu davasıyla kalmayan dizide,Ruanda'da çeşitli milis liderlerinin yapmış olduğu soykırım suçları ve suçluları da ele alınmış ve dizi konusuna dahil edilmiş.Bununla beraber ana karakterin geçmişinde kendisinden saklı tutulan bir gerçek diziye bir yan hikaye olarak eklenerek belirli bir sürükleyicilik kazandırılmış.Batı'nın Afrika kıtasına bakış açısı ülkeler üzerindeki tahakkümü ve yaptırım gücü bilinen bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.Dizinin başrol oyuncusu Michaela Cole'ı Black Mirror adlı dizinin bir bölümünden hatırlıyoruz.Politik-dram türüne iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.

HUTU VE TUTSİLER
Aralarındaki fark hiç bir zaman sağlam temellere oturtulamamış,bir takım efsanelere dayandırılmış bu iki Ruanda kabilesinden Hutu'lar nüfus olarak daha fazlalar.Her şey 1994 yılında başlar.1 milyon insan öldürülmüş,2 milyondan fazla insan göçe zorlanmıştır.Dünyanın gözü önünde işlenen cinayetlere hiç bir ülke müdahale etmemiş.Aslında geriye dönüp bakılacak olursa ülke 19.yüzyılın başlarında Almanya'nın sorumluluğunda.1.dünya savaşından sonra ise Belçika'nın sömürgesi altına girmiş.Belçika ülke yönetimini sağlamlaştırmak adına ırk ayrımcılığı politikasını benimsemiş bu sayede yapay bir Hutu Tutsi ayrımcılığı başlatmış.Ülke nüfusunun %9'unu oluşturan Tutsilere devletin üst makamlarında yer vermiş,üzerlerinde Hutu veya Tutsi yazılı olan kimlikler dağıtılmış.Bu sayede halkı ikiye bölmeyi hedeflemiştir.2.dünya savaşından sonra Belçika ülkeden çekildikten sonra ise Hutular beyaz batılı akrabalara sahip olarak gördükleri Tutsilere karşı bir zulüm başlatmış.Bir çok Tutsi komşu ülkelere göç etmek zorunda bırakılmış.1990'lara gelindiğinde ise Fransa ve Belçika'nın baskılarıyla çevre ülkelere göç etmek zorunda kalan Tutsi'ler RGB adında silahlı bir birlik kurup ülkedeki yönetimi ele geçirmeleri için baskılara başlar.Bu sırada Hutular ise Çin'den 500 bin adet satır sipariş ederek adeta savaşa hazırlık yapmaktadırlar.Üzeri sivri uçlu sopalar satın alınmış gerekçe olarak da böcek avlayacaklarını söylemişlerdir.Bu sebepdendir ki Hutu'lar o dönemde Tutsi'ler için hamamböceği tabirini kullanmışlardır.Tüm bu hazırlıklar devam ederken hiç bir ülke müdahale etmemiş ve ardında Hutu çeteleri Tutsi katliamını başlatmıştır.Acımasız cinayetler öyle bir boyuta ulaşmıştır ki parası olan Tutsi'ler acısız ölmek adına kurşun satın alıyor ve kurşunla öldürülüyordu.
Okuduğunuz için teşekkür ederim...